Jump to content

Liderler

  1. belgeport

    belgeport

    Administrators


    • Puanlar

      15

    • İçerik sayısı

      784


  2. malialdemir

    malialdemir

    Administrators


    • Puanlar

      13

    • İçerik sayısı

      615


  3. dipnot

    dipnot

    Moderators


    • Puanlar

      4

    • İçerik sayısı

      56


  4. bilgiport

    bilgiport

    Üye


    • Puanlar

      1

    • İçerik sayısı

      1


Popüler İçerik

17-08-2024 bütün alanlardan bu yana en yüksek itibara sahip içerik gösteriliyor.

  1. Okumalarınızı çok geliştirecek kitap önerileri! 🤓 • Charles Van Doren, Kitapları Nasıl Okumalı? • Erich Fromm, Sevme Sanatı • Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü • Umberto Eco, Yorum ve Aşırı Yorum • Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış • Sigmund Freud, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi • Emil Michel Cioran, Çürümenin Kitabı • Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi
    1 point
  2. Sürekli olarak güncellenen kitap arşivi listemiz.
    1 point
  3. Dunya Bir Kilavuz - Goran Therborn.mobi Kovboy Kizlar da Huzunlenir - Tom Robbins.mobi Eseklerin Bilgeligi - Andy Marrifield.azw3 8661-Parildayan Insanlar-Tamuli-2-David Eddings-2005-568s.pdf Beyaz Olum - Clive Cussler.mobi
    1 point
  4. Hüseyin Rahmi Gürpınar (17 Ağustos 1864, İstanbul – 8 Mart 1944, İstanbul), Türk romancı ve gazeteci. Hayatı 17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı. 1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi. Edebiyat Hayatı Hüseyin Rahmi Gürpınar; İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasile anlatır. Servet-i Fünuncuların yaşıtı olduğu halde, ayrı bir sanat görüşünü sürdürür. Romanlarındaki kahramanların çoğu 19. yy sonu İstanbul'un canlı, renkli insan, hayat manzaralarıdır. Eserlerinde Anadolu yoktur. Mizahı, güldürücü olduğu kadar, gülünç yönlerimizin yansıtılması, hicvedilmesi için gerekli bir araçtır. Hüseyin Rahmi, seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuşturur ve olayları gülünçlü, acıklı yönleriyle belirtir. Kuvvetli bir gözlem gücü vardır. Realist, natüralist bir görüşle "toplum için sanat" yapar. Ertem Eğilmez tarafından 1976 yılında çekilen Süt Kardeşler sinema filminin konusu Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani (1913) isimli romanından uyarlanmıştır. Bağımsız sanatçılardan biri olarak da anılır. Edebi Kişiliği ve Edebiyat Anlayışı Naturalist bir yazardır. Ahmet Mithat Efendi'nin temsil ettiği edebi geleneği sürdürmüştür. Romanları teknik açıdan kusurludur. Dili sadedir. Eserlerindeki kişileri, yöresel şiveleriyle yansıtır. Sokağı edebiyata getiren sanatçıdır. Romanlarında sık sık olayla ilgisiz bilgiler verir ve olaya kendisini katar. Yapıtlarında İstanbul halkının günlük yaşantısından bahseder; eski İstanbul hayatını son derece canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikâyeleştirir. Eserlerinde 19 ve 20. yüzyılı gerçekçi ve yalın bir dil kullanarak betimlemiştir. Bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanları ve öyküleri yeni nesiller tarafından da kolayca anlaşılabilmesi için 1960 sonrasında içinde Mustafa Nihat Özön'ün de yer aldığı bir edebî kurulca sadeleştirilmişti. Bu sadeleştirme kimilerince yerinde bulunurken kimileri de özgün dilin dokunulmadan bırakılması gerektiğini savunmuşlardı. Eserleri Hikaye, oyun ve roman türündeki eserlerinin sayısı 54'tür. Eserlerinden bazıları: Şık (1889) İffet (1896) Son Arzu (1922) Tesadüf (1900) Metres (1899) Şıpsevdi (1911) Nimetşinas (1911) Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912) Mutallaka(boşanmış kadın) (1898) Gulyabani (roman) (1913) Hakka Sığındık (1919) Efsuncu Baba (1924) Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927) Muhabbet Tılsımı (1928) Namusla Açlık Meselesi (Öykü, 1933) Utanmaz Adam (1934) Eşkiya İninde (1935) İki Hödüğün Seyahati (1933) Katil Buse ( Öykü, 1933) Kadın Erkekleşince (Oyun, 1933) Gönül Ticareti (1939) Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür (1943) Dünyanın Mihveri Kadın Mı? (1949) Melek Sanmıştım Şeytanı (1943) Dirilen İskelet (1946) Deli Filozof (1964) Kaderin Cilvesi (1964) Namuslu Kokotlar (1973) Shikure Babezu (1974) Kaderin Cilvesi (1912) Gönül Ticareti (1911) Ölümüne Sevgi Namussuz Necdet Fiyasko Mürebbiye (1889) Hayattan Sayfalar Kadınlar Vaizi Kesik Baş (1942) İstanbul'da Bir Frank Ben Deli Miyim? (1925) İnsan Önce Maymun Muydu? Meyhanede Hanımlar (1924) Can Pazarı Ölüler Yaşıyor Mu? (1973) Şeytan İşi (1933) Cadı (1912) Cadı Çarpıyor Bir Muadele-i Sevda (1899) Tünelden İlk Çıkış (Öykü, 1934)
    1 point
  5. Panait Istrati - Perlmutter Ailesi.epub Butun Masallar, Butun Oykuler Oscar Wilde.epub Sabahattin Ali Mahkemelerde YKY.pdf Çırak - Tess Gerritsen .epub Türk VE Dünya Mutfakları.pdf
    1 point
  6. Ince Memed 1 - Yasar Kemal.epub Ince Memed 2 - Yasar Kemal.epub Ince Memed 3 - Yasar Kemal.epub Ince Memed 4 - Yasar Kemal (1).epub
    1 point
  7. Arka Kapak Bilgisi Sağırdere Özet Kemal Tahir’in ilk romanı olan Sağırdere, devamı niteliğindeki Körduman ile “nehir roman” türünün önemli örneklerindendir. Şubat 1939-Kasım 1939 tarihleri arasında geçen roman “Düğün” ve “Gurbet” adlarıyla iki bölüme ayrılmıştır. Düğün bölümü 2007 yılında adı Yeşilören olarak değiştirilen, Çankırı’ya bağlı Yamukören Köyünde ve Sağırdere etrafında geçerken; Gurbet bölümü Ankara’da, Bentderesi ve Yenişehir dolaylarında geçmektedir. Kitabın ana karakteri Kulaksızın Mustafa dışındaki kişiler Murat, Yakup Ağa, Reşit Hoca, Binnaz, Pelvan Vahit, Ayşe, Feride, Güldane, Jandarma Nail, Topal İsmail, Korucu Ali Dayı, Muhtar Hüseyin Efendi, Himmet Çavuş, Hocaların Hakkı, Hasan, Gülzar, Ömer, Meryem, Battal, Selime, Kadir Ağa, Himmet Çavuş, Emine Teyze, Hacı Abdurrahim Efendi, Ahmet Onbaşı, Cemal Usta, Salâhattin Bey, Rifat Efendi, Nazlı ve Recep’tir. Sağırdere, 15-16 yaşlarındaki bir gencin sevdiği kız başkasıyla evlenince köyden ayrılıp gurbete giderek çalışmasını konu eder. Eser boyunca yörenin diline, argosuna, eğlencelerine, oyunlarına, düğünlerine, kendi sosyal örgütlerine (başağalık gibi), dini ve batıl inançlarına, aile-akraba ilişkilerine, giyim-kuşamlarına, saat, takvim ve ölçü birimlerindeki değişikliğe direnmelerine, kadına ve cinselliğe bakış açısına geniş yer verilmiştir. Dili sade, anlatımı akıcıdır. Birinci Bölüm: Düğün Kulaksızın Mustafa ve Pelvan Vahit sevdikleri kızları eğlence için toplandıkları evde gizlice gözetlemektedir. Yakalanınca bacayı kapatıp içeri giren dumanla kızları dışarı çıkarmaya çalışırlar. Evdekiler de köpekleri Arap’ı onların üzerine salar. Vahit köpeği bıçaklar ve oradan uzaklaşırlar. Sabah olduğunda yaptıkları yüzünden köy heyetinin karşısına çıkarlar. Biraz kızıp, bağırmayla konu kapatılmak üzereyken Jandarma Nail ile Vahit arasında söz düellosu başlar. Bunun altında yatan sebep ise aslında Vahit’in sevdiği kız olan Güldane’ye, evli olmasına rağmen Jandarma Nail’in göz koymasıdır. Sinirlenen Vahit sokakta elinde bıçak Nail’i bekler. Nail ondan önce davranıp arkasında sakladığı sopayla Vahit’i döver. Mustafa da Ayşe’nin yüz lira başlık parası, bir inek ve beş keçi karşılığında Hocaların Hakkı’nın ikinci eşi olacak olması karşısında çok üzgündür. Ayşe ona hiç yüz vermemekte, onunla Hakkı arasında bir fark görmemektedir. Mustafa umudunu Topal İsmail’in getireceği yarasa kemiğine bağlar. Köyün yiğitbaşı Battal ile Selime’nin düğününde kemiği Ayşe’nin sırtına sürse de Ayşe’yi kendine âşık edemez. Ayşe, Hakkı’yla evlenir. Mustafa da ağabeyi Murat’la Feride’nin düğünün ardından köyden ayrılır. İkinci Bölüm: Gurbet Mustafa, Pelvan Vahit ve Hakkı’nın kardeşi Taşçı Ustası Hasan ile birlikte Ankara’ya gider. Hasan onlara taş ocağında günlüğü elli kuruşa iş bulur. Canlarını dişlerine takarak çalıştıklarının üçüncü günü Hasan kaldıkları hana gelen biriyle anlaşarak oradaki işi bırakır ve Yenişehir’e çalışmaya gider. Ertesi gün de mal sahibi yaşı küçük olduğu gerekçesiyle Mustafa’yı işten çıkartır. Alacağını da otuz kuruştan hesaplayarak verir. Akşamına Mustafa durumu Hasan’a açar ve onunla Yenişehir’e gitmek istediğini söyler. Hasan onu oyalar. Vahit de köye dönmesini öğütler. Mustafa işsizliğinin ikinci günü kaldıkları hanın hizmetkârından arkadaki arazide işverenlerin işçi topladığını öğrenir. Yaşı küçük, yapılacak işler ağır olduğu için üç günde sadece bir tane getir-götür işi alır. Böyle davam edemeyeceğini anlayınca Hasan’a kendisini Yenişehir’e götürmesi için para vermek ister. Hasan onu yeniden oyalar. Mustafa Hasan’ın yardım etmeye niyeti olmadığını anlar. Sabah olduğunda Hasan’ı gizlice takip eder. Yenişehir’e geldiklerinde Hasan, Mustafa’yı görür ve şaşırır. Hasan’ın ortağı Cemal Usta durumu anlar ve Mustafa’yı çırak olarak yanına alır. Hasan, Cemal Ustayı vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamaz. Mustafa kendi kendine söz verir. Sıkı çalışacak, iyi bir taşçı ustası olacaktır. Dediğini de yapar. Kısa sürede usta olur. Vahit ayağına taş düştüğü için sakatlandığından, Ömer sıtma olduğu için, Hasan da ardında borç bırakarak Yamukören’e geri döner. Cemal Usta da Mustafa’nın köyü özlediğini anlayarak ona gelecek yıla kadar izin verir. Sağırdere, Kemal Tahir'in bir eseridir.
    1 point
  8. Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın misafir hikayesi https://webdocs.belgeport.net/book1.html
    1 point
  9. Ömer Seyfettin - Bütün Hikayeleri Yapı Kredi Yayınları.pdf Ömer Seyfettin - Bütün Hikayeleri.pdf Ömer Seyfettin - Falaka.pdf Ömer Seyfettin - Hikayeler.epub Ömer Seyfettin - Kaşağı.epub Ömer Seyfettin - Kaşağı.pdf Ömer Seyfettin - Terakki.pdf Ömer Seyfettin - Topuz.pdf Ömer Seyfettin - Turan Devleti.pdf Ömer Seyfettin - Yüzakı.pdf Ömer Seyfettin Bütün Hikayeleri YKY.pdf Ömer Seyfettin Yüksek Ökçeler.pdf
    1 point
  10. Ray Bradbury - Fahrenheit 451.pdf Ray Bradbury Fahrenheit 451.epub George S. Cason - Babilin en zengin adamı.pdf Anton_Çehov_Tütünün_Zararları_Bir_Evlenme_Teklifi_Sayfiyede_Yaz.pdf Honoré de Balzac - Goriot Baba.pdf Ernest Hemingway - Silahlara Veda.epub Wilhelm Reich - Karakter Analizi.pdf Halil Cibran - Ermiş.pdf Jerry M. Burger - Kişilik.pdf Tugay Keskin - Hızlı Okuma.pdf Stephenie Meyer - Kimyager.pdf C. G. Jung - İnsan ve Sembolleri.pdf Grey Owl - Yabanın Yolcuları.pdf Konfüçyüs - Konuşmalar.pdf Stefan Zweig Satranç İş Bankası Yayınları.pdf
    1 point
  11. Приветствую. Уже не надеюсь на ответ, но всё-таки безвыходность не оставляет выбора. Хочу добавить эту кнопку на форум. Всё делал в соответствии с этой темой, но вместо рабочего батона виден только текст (ссылка на страницу). Подскажите, как это сделать. Ссылки слетели. Прилагаю скриншоты.
    1 point
  12. Приветствую. Уже не надеюсь на ответ, но всё-таки безвыходность не оставляет выбора. Хочу добавить эту кнопку на форум. Всё делал в соответствии с этой темой, но вместо рабочего батона виден только текст (ссылка на страницу). Подскажите, как это сделать. Ссылки слетели. Прилагаю скриншоты.
    1 point
  13. EKIM Sayi 006 Mart 1988 .pdf Julian Barnes - Zamanın Gürültüsü.pdf Reşat Nuri Güntekin - Bir Kadın Düşmanı.pdf Ahmet Hamdi Tanpınar - Mahur Beste.pdf Ahmet Mithat Efendi - Ben Neyim.pdf Edgar Allan Poe - Hikayeler.pdf Lao-Tzu - Taoizm.pdf Luigi Pirandello - Seçme Hikayeler 2. Cilt.pdf Honoré de Balzac - Eugenie Grandet.pdf Kafka Hikayeler Cem Yayınevi.pdf Bernard_Bouwman_Şehrin_Sesleri_İstanbul'dan_İnsan_Manzaraları_Kitap (1).pdf James_Morier_İsfahan'dan_İstanbul'a_Hacı_Baba'nın_Maceraları.pdf Bernard_Bouwman_Şehrin_Sesleri_İstanbul'dan_İnsan_Manzaraları_Kitap.pdf Psikanaliz Yazıları.pdf Aziz Nesin - Adamı Zorla Deli Ederler.pdf Albert Soboul - 1789 Fransız İnkılabı Tarihi.pdf Irwin Shaw Zengin ve Yoksul Cilt 1 Altın Kitaplar.pdf Bir_Medyumun_Günlüğü_Efsaneleri_Yıkmak_Sonia_Choquette.pdf Harper Lee - Tespih Ağacının Gölgesinde.pdf Ince Memed 4 - Yasar Kemal.epub Harlan Coben - sığınak.pdf Sıddık_Çalık_1894_Yılında_İstanbul'da_Meydana_Gelen_Büyük_Depreme.pdf Büyük Türk Dilcisi Kâşgarlı Mahmut.pdf Andrew Marr - Büyük Dünya Tarihi.pdf Orhan Yeniaras - Hülâgü Han.pdf
    1 point
  14. Cogito 86 - Kötülük.pdf Jose_Saramago_Ressamın_Günlüğü_Kırmızı_Kedi_Yayınları.pdf Besairul Kuran (Ali Küçük)(1).pdf Amin Maalouf Yolların Başlangıcı YKY.pdf Cixin Liu Karanlık Orman İthaki Yayınları.pdf Neval El Seddavi - Sıfır Noktasındaki Kadın.pdf Farabî'nin Üç Eseri.pdf Sait Faik Abasıyanık Kayıp Aranıyor YKY.pdf Michel_Zevaco_Pardayanlar_08_Pardaillan'ın_Milyonları_Dedalu.pdf Pardayanlar - Michel Zevaco.pdf Alfred Adler - İnsanı Tanıma Sanatı.pdf İskender Pala-Kitab-ı Aşk.pdf
    1 point
  15. Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde her yıl 30 Ağustos günü kutlanan resmî ve ulusal bir bayram. Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da Başkumandan Zaferi adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan beri Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. Arka Plan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sırasında Türk ordusunun işgalci güçlere son ve kesin darbeyi vurmasını sağlamak ve Anadolu'dan atmak için düşünülüp planlanan gizli bir harekât idi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Atatürk, taarruz kararını Haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü. Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da başlamış, Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmıştı. Bayramın Geçmişi 30 Ağustos günü, ilk kez 1924'te Dumlupınar'da Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Atatürk'ün katıldığı bir törenle Başkumandan Zaferi adıyla kutlanmıştır. Zaferi kutlamak için iki yıl beklemenin en önemli nedeni 1923 yılının yeni Türkiye açısından hem ulusal hem de uluslararası alanda yoğunluğun had safhada olmasıydı. Çal köyünde gerçekleşen ilk törende Atatürk, millî ruhun canlı tutulmasının önemini vurgulamış ve Meçhul Asker Abidesi'nin temelini eşi Latife Hanım ile beraber atmıştır. Başkumandan Zaferi 1926'dan itibaren Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır. 1 Nisan 1926'da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu'nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilir. Aynı yıl, dönemin Savunma Bakanı Recep Peker'in yayınladığı bir genelge ile bayram törenlerinde neler yapılacağı detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Ancak 1930'ların ortalarına kadar ilk tören gibi üst düzeyde gerçekleşen Büyük Zafer kutlaması veya anma töreni yapılmamıştır. Hava Kuvvetlerinin ülke savunmasında önemli bir yeri olması nedeniyle, Tayyare Cemiyeti de 30 Ağustos tarihini "Tayyare Bayramı" olarak adlandırmıştır. Zafer Bayramı için özellikle 1960'lardan itibaren daha kapsamlı ve katılımlı bir şekilde kutlamalar yapılmaya başlanmıştır. 30 Ağustos, Türkiye'de askerî okulların mezuniyet törenlerini yaptıkları gün olmuştur; ayrıca tüm subay ve astsubay rütbe değişiklikleri bu tarihte geçerli olmaktadır. Zafer Bayramı uzun yıllar Genelkurmay Başkanı'nın tebrikleri kabul ettiği bir bayram olarak kutlanmış; bu durum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Başkomutan sıfatıyla kutlamalara ev sahipliği yaptığı 2011 yılından itibaren değişmiştir. Kutlamalar 30 Ağustos günü, Türkiye'de resmî tatildir. Zafer Bayramı'nda başkent Ankara'da ve Ankara dışında gerçekleştirilen kutlama ve törenler, "Ulusal ve Resmi Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği" ile düzenlenmiştir. 2012 yılında yenilenen bu yönetmeliğe göre: Zafer Bayramı törenleri, Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürlüğünce, Genelkurmay Başkanlığıyla koordine edilerek yürütülür. Törenler 30 Ağustos günü saat 07.00’de başlar ve saat 24.00'te son bulur. Saat 12.00'de başkentte yirmi bir pâre top atışı yapılır. Cumhurbaşkanı Anıtkabir'i ziyaret ederek çelenk koyar; cumhurbaşkanlığında tebrikleri kabul edilir, törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu Cumhurbaşkanı tarafından verilir. Başkent dışında Atatürk anıt veya büstüne mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından çelenk konulur. Mülki idare amiri makamında garnizon komutanı ve belediye başkanı ile birlikte tebrikleri kabul eder. Törene katılanların ve halkın bayramı kutlanır, İstiklal Marşı ile birlikte bayrak göndere çekilir. Tören geçişi mülki idare amiri, garnizon komutanı ve belediye başkanı tarafından şeref tribününden selamlanır. Zafer Bayramı resepsiyonu vali tarafından verilir. 2015 yılında terör olayları nedeniyle kutlamalar sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul şeklinde icra edilmiş; diğer şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetleri gerçekleştirilmemiştir.
    1 point
  16. 1 point
  17. FX Documentation is a Pages database to manage documentation of any kind in your community. The database is designed to offer a section like IPS Community Guides. It includes custom database, custom database fields, templates for page, record view, listing and menu, custom CSS and JS. It creates automatically TOC (Table of Contents) from subheadings in your content and it wraps the alt attribute of images nicely as visible image caption. You can use this database for documentations, guides, books and even more. The database and page can be customized as usual with drag'n'drop blocks, and WYSIWYG editor. Use ready-made widgets that pull in all kinds of data from throughout your community to put it on the documentation page. Visit our site for tips, tricks, ideas, suggestions and help.
    1 point
  18. View File Efkâr Tepesi - Fakir Baykurt Kitap Adı: Efkar Tepesi Yazar: Fakir Baykurt Yayıncı: Remzi Kitabevi Sayfa Sayısı: 271 Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1960'da yapılan Efkâr Tepesi'ni yeniden okurla buluşturuyoruz: Fakir Baykurt, Efkâr Tepesi'nde, 1959-1960 arasında çeşitli yayın organlarında çıkan yazılarını toplamış. Bu yazılar gerçeklerden yola çıkan bir anlatı aslında. Partizanlık, din sömürüsü, köyün yoksulluğu, köylünün cahilliği, okur-yazarlık, kız çocuklarının okula gönderilmemesi gibi konular çarpıcı bir biçimde ele alınıyor. Kuşkusuz ki okur bugünle bağ kuracaktır kitabı okuduğunda… Yollarımız, sokaklarımız, yazın tozdan, kışı çamurdan geçilmiyor. Martta nisanda pabucumuzu kurtarıp bir evden bir eve gidemiyoruz. Evlerimiz, eriyen karla, yağan yağmurla su içinde. Damlarımızdan, tavanlarımızdan sular eleniyor. Kilimi keçeyi ıslatmamak için oraya buraya çanak diziyoruz. Okullarımız da akıyor! Okullar aktıkça, çocukların öksürüğü artıyor. Hâlâ köylerimizin okul davası, kasabalarımızın hamam davası, helâ davası çözülmemiştir. Dört yıl önce Kızılay parasıyla temeli atılan hamamın tamamlanması, gene Kızılay'ın yapacağı yardıma bağlıdır. Epeyden beri de, okul çocuklarımızı, Sam Amca'nın süt tozuna alıştırmaya çalışıyoruz. Çiftçilerimiz, Toprak Ürünleri Ofisi'nin doksana mal edip otuza sattığı buğdayı gözlüyorlar. Bakımsız topraklarımızda ekinler, üçer karıştan fazla boy atmıyor. Söylevlerimizde, demeçlerimizde barajdan geçilmiyor ama bir yıl yağmur yağmasın, yiyecek buğdaya muhtaç kalıyoruz. Yememiz yeme değil, yatmamız yatma değil. Gıda işi, mesken işi, su işi, başlı başına birer sorun. Bunlar böyle önümüzde serilip dururken, biz de "Yattı kalkmaz, uzattı çekmez" sözündeki gibi, yatmışız bir görülmemiş uykuya; öyle bir uyku, öyle bir uyku, uyandırabilene aşk olsun! Korkunç bir yangeldimcilik! -Ne Kadar İlerledik?- Submitter belgeport Gönderildi 18-08-2024 Category Türk Klasikleri  
    1 point
  19. 0 indirme

    Kitap Adı: Efkar Tepesi Yazar: Fakir Baykurt Yayıncı: Remzi Kitabevi Sayfa Sayısı: 271 Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1960'da yapılan Efkâr Tepesi'ni yeniden okurla buluşturuyoruz: Fakir Baykurt, Efkâr Tepesi'nde, 1959-1960 arasında çeşitli yayın organlarında çıkan yazılarını toplamış. Bu yazılar gerçeklerden yola çıkan bir anlatı aslında. Partizanlık, din sömürüsü, köyün yoksulluğu, köylünün cahilliği, okur-yazarlık, kız çocuklarının okula gönderilmemesi gibi konular çarpıcı bir biçimde ele alınıyor. Kuşkusuz ki okur bugünle bağ kuracaktır kitabı okuduğunda… Yollarımız, sokaklarımız, yazın tozdan, kışı çamurdan geçilmiyor. Martta nisanda pabucumuzu kurtarıp bir evden bir eve gidemiyoruz. Evlerimiz, eriyen karla, yağan yağmurla su içinde. Damlarımızdan, tavanlarımızdan sular eleniyor. Kilimi keçeyi ıslatmamak için oraya buraya çanak diziyoruz. Okullarımız da akıyor! Okullar aktıkça, çocukların öksürüğü artıyor. Hâlâ köylerimizin okul davası, kasabalarımızın hamam davası, helâ davası çözülmemiştir. Dört yıl önce Kızılay parasıyla temeli atılan hamamın tamamlanması, gene Kızılay'ın yapacağı yardıma bağlıdır. Epeyden beri de, okul çocuklarımızı, Sam Amca'nın süt tozuna alıştırmaya çalışıyoruz. Çiftçilerimiz, Toprak Ürünleri Ofisi'nin doksana mal edip otuza sattığı buğdayı gözlüyorlar. Bakımsız topraklarımızda ekinler, üçer karıştan fazla boy atmıyor. Söylevlerimizde, demeçlerimizde barajdan geçilmiyor ama bir yıl yağmur yağmasın, yiyecek buğdaya muhtaç kalıyoruz. Yememiz yeme değil, yatmamız yatma değil. Gıda işi, mesken işi, su işi, başlı başına birer sorun. Bunlar böyle önümüzde serilip dururken, biz de "Yattı kalkmaz, uzattı çekmez" sözündeki gibi, yatmışız bir görülmemiş uykuya; öyle bir uyku, öyle bir uyku, uyandırabilene aşk olsun! Korkunç bir yangeldimcilik! -Ne Kadar İlerledik?-
    1 point
  20. Avrupa'da Son Bir Yılın Kitap Okuma Oranları. Maalesef ülkemiz bu tabloya girememiş. Bu durumdan millet olarak almamız gereken çok ders var.
    0 points
×
×
  • Create New...