Jump to content
  • Hüseyin Rahmi Gürpınar


    malialdemir
     Paylaş

    Hüseyin Rahmi Gürpınar (17 Ağustos 1864, İstanbul – 8 Mart 1944, İstanbul), Türk romancı ve gazeteci.

     

    Hayatı

    17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul'da doğdu. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine, Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula başladı ancak babasının evlenmesi üzerine altı yaşında tekrar İstanbul'a anneannesinin yanına gönderildi ve eğitimine burada devam etti. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve idadide okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey'in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye'ye girdi (1878). Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi buradaki öğrenimini yarıda bıraktı (1880). Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi hayatını kalemiyle kazanmaya çalıştı.
     

    1887'de Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından İkdam ve Sabah gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalıştı. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren Boşboğaz ve Güllâbi adlı bir gazete çıkardı. İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı Millet gazetesi de uzun ömürlü olmadı. Bundan sonra çalışmalarını İkdam, Söz, Zaman, Vakit, Son Posta, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine neşretti. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 5. ve 6. dönemlerde Kütahya milletvekili olan Hüseyin Rahmi, ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada'daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde öldü ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnedildi.

     

    Edebiyat Hayatı

    Hüseyin Rahmi Gürpınar; İstanbul halkının toplumsal, töresel yaşantılarını, aile geçimsizliklerini, batıl inançlarını, yaşadığı çağdaki Türk toplumunun geçirmekte olduğu krizleri hümuristik bir mizah dehasile anlatır. Servet-i Fünuncuların yaşıtı olduğu halde, ayrı bir sanat görüşünü sürdürür. Romanlarındaki kahramanların çoğu 19. yy sonu İstanbul'un canlı, renkli insan, hayat manzaralarıdır. Eserlerinde Anadolu yoktur. Mizahı, güldürücü olduğu kadar, gülünç yönlerimizin yansıtılması, hicvedilmesi için gerekli bir araçtır.

    Hüseyin Rahmi, seçtiği tipleri seviyelerine uygun, ustaca konuşturur ve olayları gülünçlü, acıklı yönleriyle belirtir. Kuvvetli bir gözlem gücü vardır. Realist, natüralist bir görüşle "toplum için sanat" yapar. Ertem Eğilmez tarafından 1976 yılında çekilen Süt Kardeşler sinema filminin konusu Hüseyin Rahmi'nin Gulyabani (1913) isimli romanından uyarlanmıştır. Bağımsız sanatçılardan biri olarak da anılır.

     

    Edebi Kişiliği ve Edebiyat Anlayışı

    • Naturalist bir yazardır.
    • Ahmet Mithat Efendi'nin temsil ettiği edebi geleneği sürdürmüştür.
    • Romanları teknik açıdan kusurludur.
    • Dili sadedir. Eserlerindeki kişileri, yöresel şiveleriyle yansıtır.
    • Sokağı edebiyata getiren sanatçıdır.
    • Romanlarında sık sık olayla ilgisiz bilgiler verir ve olaya kendisini katar.
    • Yapıtlarında İstanbul halkının günlük yaşantısından bahseder; eski İstanbul hayatını son derece canlı tasvirlerle ve kıvrak bir üslupla hikâyeleştirir.
    • Eserlerinde 19 ve 20. yüzyılı gerçekçi ve yalın bir dil kullanarak betimlemiştir. Bundan dolayı halk tarafından sevilen bir yazar olmuştur.

    Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanları ve öyküleri yeni nesiller tarafından da kolayca anlaşılabilmesi için 1960 sonrasında içinde Mustafa Nihat Özön'ün de yer aldığı bir edebî kurulca sadeleştirilmişti. Bu sadeleştirme kimilerince yerinde bulunurken kimileri de özgün dilin dokunulmadan bırakılması gerektiğini savunmuşlardı.

     

    Eserleri

    Hikaye, oyun ve roman türündeki eserlerinin sayısı 54'tür.
    Eserlerinden bazıları:

    • Şık (1889)
    • İffet (1896)
    • Son Arzu (1922)
    • Tesadüf (1900)
    • Metres (1899)
    • Şıpsevdi (1911)
    • Nimetşinas (1911)
    • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)
    • Mutallaka(boşanmış kadın) (1898)
    • Gulyabani (roman) (1913)
    • Hakka Sığındık (1919)
    • Efsuncu Baba (1924)
    • Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927)
    • Muhabbet Tılsımı (1928)
    • Namusla Açlık Meselesi (Öykü, 1933)
    • Utanmaz Adam (1934)
    • Eşkiya İninde (1935)
    • İki Hödüğün Seyahati (1933)
    • Katil Buse ( Öykü, 1933)
    • Kadın Erkekleşince (Oyun, 1933)
    • Gönül Ticareti (1939)
    • Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür (1943)
    • Dünyanın Mihveri Kadın Mı? (1949)
    • Melek Sanmıştım Şeytanı (1943)
    • Dirilen İskelet (1946)
    • Deli Filozof (1964)
    • Kaderin Cilvesi (1964)
    • Namuslu Kokotlar (1973)
    • Shikure Babezu (1974)
    • Kaderin Cilvesi (1912)
    • Gönül Ticareti (1911)
    • Ölümüne Sevgi
    • Namussuz Necdet
    • Fiyasko
    • Mürebbiye (1889)
    • Hayattan Sayfalar
    • Kadınlar Vaizi
    • Kesik Baş (1942)
    • İstanbul'da Bir Frank
    • Ben Deli Miyim? (1925)
    • İnsan Önce Maymun Muydu?
    • Meyhanede Hanımlar (1924)
    • Can Pazarı
    • Ölüler Yaşıyor Mu? (1973)
    • Şeytan İşi (1933)
    • Cadı (1912)
    • Cadı Çarpıyor
    • Bir Muadele-i Sevda (1899)
    • Tünelden İlk Çıkış (Öykü, 1934)
    • Teşekkürler 1
     Paylaş


    User Feedback

    Önerilen Yorumlar

    "Hüseyin Rahmi'nin ilk romanı,1887'de Ahmet Mithat Efendi'nin çıkardığı Tercüman'ı Hakikat gazetesinde,tefrika edilmeye başlar.Kendisi,romanını Ahmet Mithat Efendi'ye göndermiş,ertesi günü romanın gazetede yayımlanacağını,kendisinin matbaaya çağrıldığını okuyunca gözlerine inanamamıştır:"Hazretin huzuruna büyük bir helecanla çıktım. Gür kaşlı,kara sakallı,iri yarı,heybetli bir zat.Beni görünce ilk sorusu şu oldu:
    -Kimsin sen çocuğum?
    -Şık yazarı Hüseyin Rahmi.
    Korktuğuma uğradım.Efendi'nin yüzünde derhal bir güvensizlik gülümsemesi belirdi.Bana pek alaycı gelen bir sesle:
    -Oğlum,senin ağzın süt kokuyor.Bu roman usta işi.Senin ne kalemin,ne yazı gücün,ne deneyimin,ne de görgün henüz bunu yazmaya yeterli değil.Bu gerçek görünüyor.Sen böyle bir şey tasvirine özenebilirsin,ama tek başına başaramazsın.Sana bir yardım eden var.Baban mıdır,ağabeyin midir,arkadaşın mıdır,o kimdir?Söyle.
    Koca Ahmet Mithat Efendi'nin bu suçlaması karşısında küçüldüm,büzüldüm,hiçbir söz bulamadım.Sonunda gözlerimden dökülen iki damla,hüzünlü bir yanıt yerine geçti.Bu saf,masumca ağlayışım Efendi'ye dokundu,hemen:
    -Ağlama...Ağlama,inandım...dedi."(Şık'ın önsözünden,1920)
    Böylece Hüseyin Rahmi,yazın dünyasına,hem de onu,daha sonra kızını vermeyi düşünecek kadar beğenen ve seven Ahmet Mithat Efendi'nin desteğiyle girmiş olur.(Ahmet Mithat Efendi'nin,kendisine kızını verme teklifini reddeder ve ömür boyunca evlenmez.)"

    Link to comment
    Share on other sites


×
×
  • Create New...