Bloglar
Topluluk Bloglarımız
-
- 5
madde - 0
yorum - 1776
görünüm
Son Maddeler
Son Giriş
Reşat Nuri Güntekin - Acımak
Tür: Roman
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Yayınlanma Tarihi: 1928
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Karakterler
Zehra: Yaptığı mesleği fazlası ile seven ancak acıma duygusunu yitirmiş biridir. Genellikle insanlara karşı ön yargılı bir tavrı bardır. Ancak idealist bir öğretmendir.
Mürşit Efendi: Zehra’nın babasıdır. Duygusal ve temiz kalpli bir insandır. Aynı zamanda çalışkan, sözüne sadık, yalandan uzak duran ve saf bir insandır.
Meveddet Hanım: Zehra’nın annesidir. Genç ve güzel bir kadındır. Dediklerinin mutlaka yapılmasını istemekte ve hemen her şeyden memnun kalmayan bir karakteri vardır.
Makbule Hanım: Meveddet Hanım’ın annesi, Zehra’nın da anneannesidir. Kendini her zaman iyi biri olarak göstermektedir ancak kurnaz ve menfaatçidir.
Feriha: Zehra’nın ablasıdır. Son derece süslü ve eğlenceyi seven bir karakteri vardır.
Tevfik Hayri Bey: Zehra’nın iyiliğini isteyen yöneticidir.
Konusu
Roman küçük yaşta yaşadığı kötü olaylar sebebi ile acıma duygusunu yitirmiş bir öğretmenin, babasının ölümü ardından sonra onun hatıra defterini okumasına ve geçmişteki gerçekleri öğrenmesini konu edinmektedir.
Zehra okulda başöğretmendir. Tüm görevlerini yerine getirmekte ve her zaman sorumluluklarının bilincindedir. Ancak geçmişte yaşadığı farklı kötü olaylar nedeni ile acıma duygusunun ne olduğunu bilmeyen, merhametsiz bir yapısı vardır. Hiçbir yanlışı affetmemektedir. Öğrencilerinin yaptığı en ufak hataya bile büyük tepkiler göstermekte ve onlara cezalar vermektedir. Yine öğrencileri arasında maddi durumu iyi olmayanları, üstü başı düzgün olmayanları derse almamaktaydı. Her ne kadar bu tavırları müdür tarafından uyarılsa da Zehra bu davranışlarından vazgeçmemiştir. Bölgenin vekili olan Şerif Bey, okulu ziyarete geldiğinde Zehra’ya babasının durumunun hiç iyi olmadığını ve onun İstanbul’a giderek babasını görmesi gerektiğini söyler. Fakat Zehra babası olmadığını söyler ve yanlarından ayrılır.
Tevfik Bey, Zehra’nın babasının ölüm döşeğinde olmasına rağmen bu kadar acımasız ve umursamaz olmasına çok şaşırmaktadır. Ona göre sebep ne olursa olsun bu durumdayken yaşanmış tüm kötülüklerin unutulması gerekmektedir. Ancak yine de Zehra’nın üzerine gitmez. Daha sonra Zehra fikrini değiştir ve İstanbul’a gider. Yolculuk boyunca başından geçenleri düşünür. Zehra, teyzesinin başına gelenler yüzünden erkeklere düşman olmuştur. Zehra’dan 4 yaş büyük olan ablası ise hiçbir zaman kendi yaşıtları ile oynamamış her zaman diğer büyük kızlara özenmiştir. Aynı zamanda annesini örnek aldığı için her zaman fazlası ile süslenmektedir. Babası ise içkiye ve diğer her türlü şeye para bulurken kızına bir çift çorap dahi almamaktadır. Mürşit Efendi, Feriha’nın dışarı çıkmasını yasaklamıştır. Feriha ise 14 yaşına geldiğinde verem hastalığından ölmüştür. Mürşit Efendi’ye kızının cenazesi gösterilmez ve ölümünden o sorumlu tutulur.
Zehra ablasının ölümünden belirli bir süre sonra babası tarafından Marabet Mektebi’ne yazdırılmıştır. Kızının ise bu mekteplerde kimse ile görüşmemesini tembihlemektedir. Zehra henüz okuldayken uzun süredir hastalıklar ile boğuşan annesi ölür. Aynı zamanda anneannesine inme iner ve uzun yıllar hastane köşelerinde sürünür. Babası ise hapse girer. Zehra tüm bunların yaşandığı 5 yıl boyunca başını kitaplardan kaldırmamış ve çevresindeki hiç kimse ile konuşmayan bir yapıya bürünmüştür. Kalbi tüm iyi şeylere kapanmıştır.
Zehra bir okul gezisinde babası ile istemese de karşılaşır. Babasının saçı ve sakalı birbirine karışmıştır, elbiseleri parçalanmış ve yamalıdır. Bu durumu görünce Zehra arkadaşlarına rezil olmaktan korkar ve babasını tanımıyormuş gibi davranır. Okul bitince Anadolu’da bir kasabaya gider. Kendisini tamamı ile mesleğine adar. Tüm bunları düşünürken yolculuk biter. Zehra kendisine verilen adrese gider. Ancak geç kaldığını babasının bir gün önce vefat ettiğini öğrenir. Babasına ait bir sandık ona teslim edilir. Zehra önce sandığı açmak istemese de sonra açar. İçerisinde bir defter gözüne çarpmıştır. Defter babasının hatıra defteridir. İşe bu defteri okumaya başladığında tüm gerçekleri öğrenecektir.
Açıklaması
Reşat Nuri Güntekin 1928 yılında yayınlanan bu eserinde; çalışkan başarılı fakat zaaf gösterenlere karşı acımasız olan Zehra Öğretmen ile babası Mürşit’in bakış açılarından dramatik yaşam öykülerini anlatıyor.
Yazar, cumhuriyet öncesinde yeni mezun, idealist genç bir mülkiyelinin iş ve sosyal yaşamdaki çatışmalarını ve uyumsuz ilişkilerini anlatırken, dönemin memuriyet yaşamına, köhne yapısına ait önemli ipuçları da veriyor. Şehirden kasabalara sürüklenirken, ardında birer birer ilkelerini de bırakan genç adam hatalı bir evlilikle korkunç bir sona doğru sürükleniyor.
Acı ve sefaletle dolu ortamdan tesadüfle sadece kızı Zehra’yı kurtarabiliyor. Acımak; aile içi ilişkileri ve sorumluluklarını, adeta ders verir gibi gözler önüne seriyor.
- Daha fazlasını oku...
- 0 yorum
- 5
-
- 5
madde - 0
yorum - 2046
görünüm
Son Maddeler
Son Giriş
Nabizâde Nâzım
Nabizâde Nâzım (Osmanlıca: نابع ذاده ناظم) (d. 1862 (?) - ö. 6 Ağustos 1893), Osmanlı Türkü Tanzimat dönemi yazarıdır.
Şiir, anı, hikâye, roman türlerinde ve bilimsel konularda eserler veren Nabizade Nazım, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olarak kabul edilen Karabibik’in ve Türk edebiyatındaki ilk natüralist, tezli ve psikolojik roman denemesi olan Zehra’nın yazarıdır.
Hayatı
1862 yılında İstanbul’da, Nişantaşı’nda doğdu. Tam adı Ahmet Nazım idi. Babası Nabi Efendi’yi ve annesini genç yaşta kaybetti. Ninesi tarafından büyütüldü. “Yadigarlarım' adlı yapıtında anlattığı anılarından öğrenildiğine göre mutsuz bir çocukluk geçirdi.
İlköğrenimini Tophane Mahalle Mektebi’nde tamamladıktan sonra önce Fevziye Rüştiyesi’nde sonra Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’nde öğrenim gördü. Okulun İdadi (lise) bölümünü de bitirdikten sonra yükseköğrenimini Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Askeri Mühendis Okulu)'da yaptı. 1884'te topçu mülazım-ı sanisi (topçu üsteğmen) olarak mezun oldu. Öğrenimine Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Kara Harp Okulu)’de devam etti.
İlk yazısını henüz öğrenci olduğu 1880 yılında Vakit Gazetesi’nde A.Nazım imzasıyla yayımlandı. Bu yazı, “Esaret” başlıklı bir denemedir. Öğrencilik ve askerlik yaşamının devam ettiği 1880-1890 yıllarını aynı zamanda çok verimli bir yazım adamı olarak geçirdi.
Çok başarılı bir öğrenci olan Nabizade Nazım, 1886’da Erkan-ı Harbiye (genelkurmay) yüzbaşısı olarak mezun olduktan sonra kendi okulunda askeri öğretmenlik yaptı; yüksek cebir, istihkam ve topoğrafya dersleri verdi. Keşif ve araştırma yapmak üzere iki yıl Suriye'de görev yaptı. 1890'da İstanbul'a döndü. O yıl, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olan Karabibik adlı eserini yayımladı. 1891’de çıkmaya başlayan ve o günlerde bir bilim dergisi niteliği taşıyan Servet-i Fünûn dergisinin ilk yazarlarından birisi oldu.
İstanbul’a dönüşünden bir süre sonra sevdiği kızla evlendi ancak mutlu bir evlilik yaşamı olmadı. Evlendikten kısa bir süre sonra kemik veremi hastalığına yakalandı. Haydarpaşa Hastanesi’nde iki yıl kadar tedavi gördü ama iyileşemedi; 6 Ağustos 1893'te öldü ve Üsküdar'da Miskinler Tekkesi yakınındaki mezarlıkta toprağa verildi.
Edebî hayatı
Nabizade Nazım, daha çok Natüralizmden etkiler taşıyan şiirlerini, bilimsel konuları işleyen makalelerini, öykülerini Hazine-i Evrak, Mir'at-i Aem, Rehber-i Fünun, Afak, Berk, Manzara gibi dergilerle Tercüman-ı Hakikat, Servet, Mürüvvet gibi gazetelerde yayımlamıştır.
Şiirlerinde ölüm, tabiat, tanrı gibi terimleri işledi. Şiirleri Heves Ettim adındaki şiir kitabında toplanmıştır.
1890 yılında yayımlanan Karabibik adlı uzun hikâye denilebilecek romanı, edebiyatımızda ilk köy romanı olma özelliğini taşır, kendisinin “hakikiyyun” dediği realist bir eserdir. Zehra (1896) romanı ise bir psikolojik roman denemesidir. Bu romanda Şehzadebaşı tiyatrolarının tulumbacı kahvelerini, kadın kavgalarını gerçekçi bir görüşle aktarmıştır. Eser, bir psikolojik roman kabul edilmez ama Türk edebiyatında psikoloji öğelerinin kullanıldığı ilk roman kabul edilir.
Eserleri
- "Heves Ettim" (şiir, 1885)
- "Minimini-yahut-Yine Heves" (şiir, 1886)
- "Yadigarlarım" (anı-öykü, 1886)
- "Zavallı Kız" (öykü, 1890)
- "Bir Hatıra" (öykü, 1890)
- Karabibik (roman, 1891)
- "Sevda" (öykü, 1891)
- "Mini Mini Mektepli (okuma ve yazma parçaları, 1891)
- "Hala Güzel" (öykü, 1891)
- "Haspa" (öykü, 1891)
- "Seyyie-i Tesamüh" (-hoşgörünün kötülüğü-uzun öykü, 1892)
- Esatir (mitoloji, 1892)
- Aynalar (fizik kitabı, 1892)
- Zehra (roman, 1896)
- Daha fazlasını oku...
- 0 yorum
- 5

Nabizâde Nâzım (Osmanlıca: نابع ذاده ناظم) (d. 1862 (?) - ö. 6 Ağustos 1893), Osmanlı Türkü Tanzimat dönemi yazarıdır.