Tür: Roman
Yazar: Reşat Nuri Güntekin
Yayınlanma Tarihi: 1928
Yayınevi: İnkılap Kitabevi
Karakterler
Zehra: Yaptığı mesleği fazlası ile seven ancak acıma duygusunu yitirmiş biridir. Genellikle insanlara karşı ön yargılı bir tavrı bardır. Ancak idealist bir öğretmendir.
Mürşit Efendi: Zehra’nın babasıdır. Duygusal ve temiz kalpli bir insandır. Aynı zamanda çalışkan, sözüne sadık, yalandan uzak duran ve saf bir insandır.
Meveddet Hanım: Zehra’nın annesidir
Hırsızın biri, bir evinçatısına çıkar ve anten kablosunu keser.
Evin reisi tam televizyona dalmışken yayın kesilince, televizyonunu biraz kurcalar, görüntü gelmeyince de;
"Bozuldu herhalde" diyerek uyumaya geçer.
Ertesi gün adam işe gittikten sonra hırsız kapıyı çalıp adamın karısına;
"Yenge, beni abi gönderdi, televizyon bozuk, alın da bir bakın dedi" der.
Saf kadıncağız nereden bilsin, televizyonu verir tabiki...
Adam işden eve döndüğünde televizyonu yerinde göremeyince, merakla
Postane, Bukowski’nin ilk romanı. Yaşamının önemli bir parçasını oluşturan postacılık günlerini, o günlerde çektiği acıları, zorlukları, bürokrasiyle ve anlayışsız yöneticilerle boğuşmalarını ve tabii posta alıcıları ile maceralarını anlattığı romanı...
Postane, yayınlanması ile birlikte Amerikan edebiyat çevrelerinde de büyük ilgi görmüş ve “çığır açan bir eser” olarak nitelendirilmiş. Amerika’daki bu başarı kısa zamanda tüm dünyaya yansımış ve Postane, bir anda 15 dile çevrilmiş.
Buk
Denizci Paşamız Cihat Yaycı, Atatürk'ün okuduğu ve notlar aldığı Yakut Dili Sözlüğünü 1920 lerde nereden aldı, nasıl okudu vs diye şaşkınlıkla anlattı ve gündem oldu ya, ben de merak ettim sözlüğü ve biraz bilgi topladım.
Merak edenler vardır diye paylaşayım dedim.
Yakutistan'a sürgün giden Leh asıllı Rus Türkolog Edouard Pekarskiy nin 30 yılda derlediği 4 ciltlik bir ansiklopedik sözlüktür.
Atatürk'ün Rusça bilen kim varsa parça parça dağıtarak Türkçeye 8 ayda hızlı çevirisini
Aziz Nesin 1948 yılında Bursa'ya sürgüne gönderilir...
"...Bursa’da tanıştığım başka bir kitapçıya gittim.
-“İngilizce ders verilir.” diye bir kağıda yazsam da, sizin dükkanın camına kağıdı yapıştırsam, nasıl olur?
-İş çıkmaz! dedi.
-Neden?
-Şimdi herkes İngilizce ders veriyor. Manav dükkanlarından, berber dükkanlarına kadar bak, hepsinin camında “İngilizce ders verilir” diye kağıtlar asılı…
Ağaçlara, duvarlara bile kağıt asmışlar. İngilizce dersi bu hızla giderse, ders verenler ders